Derinleşen Yoksulluk, Derinleşen Çöküş

Türkiye’de yaşanan tablo artık “zor bir dönem” diye geçiştirilemez.

Bu, geçici bir sıkıntı değil; derinleşen ve kalıcı hale gelen bir yönetememe hâlidir.

Yoksulluk yayılıyor, umut daralıyor, toplum her geçen gün biraz daha içine kapanıyor.

Bu bir tesadüf değil; yıllardır biriken yanlışların kaçınılmaz sonucudur.

Bugün yoksulluk, istisna olmaktan çıkmış, kural haline gelmiştir.

Çalışanlar çalıştıkça fakirleşiyor, emekliler hayatlarını değil günlerini hesaplıyor. Orta sınıf sessizce erirken, “idare edin” cümlesi neredeyse resmi bir politika diline dönüşmüş durumda. Oysa bir devlette halk idare edilmez, insanca yaşatılır.

Sorun yalnızca ekonomi değildir.
Sorun, çözüm üretemeyen bir yönetim anlayışının topluma yüklediği ağır bedeldir.

Kurumlara olan güven aşınmış, adalet duygusu zedelenmiş, eşitlik beklentisi yerini kabullenişe bırakmıştır. Hukukun geciktiği, sosyal devletin geri çekildiği her yerde vatandaş yalnızlaşır.

Bugün milyonlarca insan, devleti yanında hissetmediği bir hayatın içinde tutunmaya çalışmaktadır.

Bu çöküşün en acı yüzü gençlerde görülmektedir.

Gelecek hayali kuramayan bir gençlik, sadece bugünü tüketir.

Umutsuzluk arttıkça, yanlış yollar cazip hale gelir.

Kumar masaları, uyuşturucu ağları ve kayıt dışı düzenler; boşalan alanlarda hızla büyür. Bu, bireysel zafiyet değil; toplumsal ihmalin sonucudur.

Gençleri koruyamayan bir düzen, geleceğini de koruyamaz.

Yoksulluk derinleştikçe ahlaki aşınma hızlanır.

İnsanlar hayatta kalabilmek için sınırlarını zorlamaya başlar.

Suç, çaresizliğin gölgesinde büyür. Toplumsal huzur, ekonomik adaletsizlikle birlikte sessizce dağılır. Bunların hiçbiri sürpriz değildir; hepsi öngörülebilir sonuçlardır.

Ve bütün bu tabloya rağmen toplumdan hâlâ sabır beklenmektedir.
Oysa sabır, yönetim zafiyetlerinin üzerini örten bir örtü değildir.
Hiçbir millet, sürekli fedakârlık yaparak ayakta kalamaz.

Bugün ülke toz duman içindedir. Bu duman gerçeği gizlemiyor; aksine her şeyi daha görünür kılıyor.

Yoksulluğun neden kalıcı hale geldiğini, umudun neden azaldığını, toplumsal çürümenin neden hızlandığını artık herkes görüyor.

Bu ülke güçlüdür.
Ama yanlışta ısrar edilirse, en güçlü toplumlar bile yıpranır.

Derinleşen yoksulluk, yalnızca ekonomik bir sorun değildir; toplumsal bir alarmdır. Bu alarm duyulmazsa, bedeli ağır olur. Ve o bedel, ne rakamlarla ne istatistiklerle açıklanabilir.

Bedel, kaybolan bir gelecek olur.

Bunları da Okuyabilirsiniz

Başkan Zeydan Karalar’ın avukatları tutukluluğun devamı kararına itiraz etti

Yaklaşık 5 buçuk aydır tutuklu bulunan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın avukatları, ilgili mahkemenin …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir