23 Aralık 1930…
Takvim yapraklarında sıradan bir tarih gibi durur. Oysa bu tarih, Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik ilkesinin, genç bir devletin ne denli hayati bir değer üzerine inşa edildiğini acı bir biçimde hatırlatan kırılma noktalarından biridir.
Menemen’de yaşanan olay, sadece bir güvenlik meselesi değildir. Bu hadise, Cumhuriyetin akıl, bilim ve çağdaşlık temelinde yükselme iddiasına yönelmiş doğrudan bir meydan okumadır. Henüz yedi yaşında olan Cumhuriyet, geçmişin karanlık alışkanlıklarıyla yüzleşmek zorunda kalmıştır.
Laiklik: Bir Tercih Değil, Zorunluluk
Laiklik, Türkiye Cumhuriyeti için ithal bir kavram değil; tarihsel tecrübelerin süzgecinden geçmiş hayati bir zorunluluktur. Menemen Olayı, dinin siyasallaştırıldığında nasıl bir körleşmeye ve şiddete dönüşebileceğinin en çarpıcı örneklerinden biridir.
Bu olayda hedef alınan yalnızca genç bir subay, Kubilay değildir. Asıl hedef; Cumhuriyetin kendisi, onun temsil ettiği çağdaş yaşam anlayışı, kadın-erkek eşitliği, eğitimde bilimsel yaklaşım ve özgür birey fikridir.
Cumhuriyet, Menemen’de şunu görmüştür:
Eğer laiklik taviz verilecek bir ilke olarak görülürse, bedeli ağır olur.
Cumhuriyetin Duruşu
Menemen Olayı’ndan sonra devletin gösterdiği kararlılık, Cumhuriyetin reflekslerini ortaya koymuştur. Bu refleks, bir intikam değil; hukukun, düzenin ve aklın yeniden tesis edilmesi refleksidir. Çünkü Cumhuriyet, korkarak değil; ilkelerine sahip çıkarak ayakta kalabilir.
Bugün hâlâ Menemen’i konuşuyor olmamız tesadüf değildir. Zira laiklik ve Cumhuriyet, sadece anayasada yazılı kavramlar değil; toplumsal hafızada diri tutulması gereken değerlerdir.
Dünden Bugüne Menemen
Menemen Olayı, geçmişte kalmış bir sayfa değildir. O gün yaşanan zihniyetle bugün karşı karşıya kalınabilecek tehlikeler arasında güçlü bir bağ vardır. Cumhuriyetin kazanımlarını “alışılmış” ya da “garanti” gören her yaklaşım, Menemen’i anlamamış demektir.
Laiklik; inançlara düşmanlık değil, inançların güvence altına alınmasıdır. Cumhuriyet ise yalnızca bir yönetim biçimi değil, özgür bireyin teminatıdır.
Son Söz
Menemen, Cumhuriyetin alarm ziliydi.
O zil, bugün de çalmaya devam ediyor.
Bu yüzden 23 Aralık, sadece bir anma günü değil; uyanık kalma çağrısıdır. Cumhuriyeti korumak, onu sadece sevmekle değil; anlamak, savunmak ve yaşatmakla mümkündür.
Çünkü Cumhuriyet, ihmale gelmez.
AsHaberAdana.Com ~ Adana'da Haberin Merkezi Adana Gündem – Adana Haberleri – Adana Büyükşehir Haberleri – Adana Haber Ajansı – Adana Gazetesi – As Haber Adana