Eğitimin özelleştirilmesi, devletin eğitim alanındaki rolünü azaltarak, bu hizmeti özel sektörün inisiyatifine bırakması anlamına gelir. Bu durum, genellikle kamu okullarının kaynak yetersizliğiyle mücadele ederken, özel okulların daha fazla olanakla donatılması sonucunu doğurur. Eğitimin metalaştırılması, yani bir hak olmaktan çıkarılıp satın alınabilir bir hizmete dönüştürülmesi, temel bir eşitsizlik sorunu yaratır.
⚖️ Sınıfsal Ayrımın Derinleşmesi
Özelleştirme süreciyle birlikte eğitim, sınıfsal eşitsizliklerin yeniden üretildiği bir alan haline gelir. Maddi imkânı olan aileler çocuklarını özel okullara, kolejlere ya da yurt dışı okullara göndererek daha kaliteli eğitim olanaklarına erişirken; düşük gelirli ailelerin çocukları yetersiz altyapıya sahip devlet okullarına mahkûm edilir.
Bu durum, yalnızca eğitimde fırsat eşitliğini ortadan kaldırmakla kalmaz; aynı zamanda sosyoekonomik farklılıkların daha kalıcı hale gelmesine neden olur. Eğitim yoluyla toplumsal hareketlilik sağlanacağına, mevcut sınıf yapısı pekiştirilir.
🏫 Kamu Okullarının Marjinalleştirilmesi
Devlet okulları, özelleştirme politikalarıyla birlikte hem bütçe açısından zayıflatılır hem de nitelikli öğretmenleri elde tutmakta zorlanır. Bu da kamu okullarının bir “ikincil seçenek” olarak görülmesine neden olur. Oysa eğitimde adaletin sağlanması, nitelikli kamu okullarının güçlendirilmesini zorunlu kılar.
💰 Piyasa Mantığının Eğitime Zararları
Eğitim, piyasaya açıldığında rekabet, kâr amacı ve müşteri memnuniyeti gibi ticari kavramlarla şekillenmeye başlar. Oysa eğitimin amacı bireyin ve toplumun gelişimidir, ticari bir ürün değildir. Bu bakış açısı, eğitim sisteminin sosyal sorumluluk yerine kâr-zarar mantığıyla işlemesine neden olur.
🌍 Toplumsal Sonuçlar
Eğitimin özelleştirilmesiyle birlikte:
Sosyal hareketlilik azalır.
“Eğitimli elit” ve “eğitimden mahrum bırakılanlar” arasındaki uçurum büyür.
Toplumsal dayanışma zayıflar, kutuplaşma artar.
Demokratik değerlerin kök salması güçleşir; çünkü eleştirel düşünceye ve sorgulamaya dayalı bir eğitimden çok, başarı odaklı ve sınav merkezli bir anlayış öne çıkar.
🔍 Eleştirel Sonuç
Eğitimin özelleştirilmesi, eşitlikçi ve kapsayıcı bir toplumu hedefleyen eğitim anlayışına ters düşer. Eğitim bir insan hakkıdır; ekonomik güce bağlı olmamalıdır. Her bireyin, gelir durumu ne olursa olsun nitelikli eğitime erişim hakkı vardır.
Bu nedenle, eğitimde özelleştirme yerine:
Kamusal eğitimin güçlendirilmesi,
Bölgesel ve sınıfsal farkların giderilmesi,
Eğitimin toplumsal bir hak olarak korunması gibi ilkelerin benimsenmesi gerekir.
